“İlk
kitaptan başlayalım. Türkçe 1, ikinci baskıyı yaptı. Bu konuda
neler söyleyebilirsin?”
“İkinci baskı tahmin ettiğim bir
zaman diliminde gerçekleşti. Demek kitap tuttu. Aslında beklediğim
de bir şeydi. Birinci baskıdan sonra dikkatimi çeken ufak tefek
hatalar, Ümit Açıkgöz'ün önerileri ikinci baskıda kitap daha
düzgün oldu. İngilizce 'User's Guide' bölümü, kitapçığını
epeyce iyi düzenledim. Açıkçası kafayı üçüncü baskıya
takmış bir durumdayım. Bence üçüncü baskıda kitap biraz daha
renklendirilmeli.”
“İkinci
baskıda, çok ekleme oldu mu?”
“Olmadı. Derya Sayın'ın çizdiği
bir iki sayfaya birkaç tümce eklendi. Kitabın sonundaki Dilbilgisi
Bölümünün sonuna “-lik” ekiyle ilgili yarım sayfalık bir
ekleme oldu. Türkçe 1, A1 ve 2 seviyesinde, hatta bazı yerlerde B
seviyesinde. Metotla ilgili bir sorun yoksa ki, bu benim için
önemli, pek değişiklik yapmak istemem. Ama kafamda hep şöyle bir
soru var.
Türkçe 1, (A1 ve 2) ve Türkçe 1 (A2
...) Alıştırma Defteri mi?
Yoksa...
Şimdi olduğu gibi 'Türkçe 2 (B-C)'
mi olmalı?
“İkinci
kitaba mı geldin?”
“Evet.”
“İkinci
kitaba gelmeden önce birincisine dönmek isterim.”
“Tamam.”
İkinci
Baskıyla ilgili başka ne diyebilirsin? Örneğin kapağın rengi
beyazdan açık maviye dönüşmüş. İkincisi de, yani Türkçe 2
de mor. İkinci baskıda, İngilizce bölüm, dediğin gibi, ikinci
baskıda bayağı elden geçmiş.”
“Evet. Maalesef birinci baskıda
'User's Guide' kendi içinde bir kitapçık gibi oldu. Kitapla
bağlantılar konusunda da dikkatli bir okuma yaptığıma
inanıyorum. Şimdiki hali nasıl? “Bu, şimdilik yeterli”
diyebilirim.
İkinci baskıda kitabın kağıdının
kalitesi bozulmuş gibi. Renkli kapak, kitaplar çoğaldıkça onlara
bir renk vermek gerektiğini düşündük. İkinci baskıda şekiller
de küçüldü, daha sade bir kapak oldu.
Dediğim gibi kitap biraz daha renkli
olmaz mı?
Üçüncü baskıya fazladan ses
yükleyebilir miyiz? Bence ses yüklemeden çok, düzenlenme
olabilir. İkinci kitapta denenen arka fon müziği, birinci kitapta
nasıl olur, acaba, üstelik de uzun...”
“Görüntü,
bu konuda hiçbir şey yok?”
“Evet, aslında önümdeki görevlerin
başında bu geliyor. Görev diyorum ki, hızlansın. Biraz korkak
biri miyim, bilmiyorum. Elimdeki görüntüler az ve üstünde pek
çalışmadım. Kesinlikle yeni çalışmalar da gerekiyor.”
“Sana
yardımcı olanlar yok mu? Ses ve görüntü çalışmalarında 15-20
rehber sana yardımcı oldu diye biliyorum.”
“Var. Sağ olsun arkadaşlar. İki
gün Biblioteka'da, özellikle ilk gün kalabalık bir grup çalıştık.
Seslendirmede profesyonel seslendirmeci de olan Naci Adıgüzel'in
katkıları, arkadaşların fedakarlığı...
İkinci günkü görüntüler, o gün
yedi arkadaştık. Aslında Ümit ve Ceren Açıkgöz'ler (gülüyor),
gerçekten ilahi bir durum var. Birbirlerini tanımayan ikisi de
kitap üzerinde çok önemli kişiler. Ümit sağ olsun 30 yıl TÖMER
hocalığı, Almanca da dahil. İki kitabı da iyi okudu. Ceren,
zaten, manevi kardeşim, baş oyuncum, meşhur edemediğim.
Bilge, Nilüfer, Tülay, Mehmet, Alper,
Serkan...
Alim, onun hakkını nasıl öderim?
Ses montajı ve bol miktarda seslendirme, onları düzenleme, arka
fona müzik arama... bir de öylesine hızlı ki... açıkçası, onu
izlerken çok şaşırdım, neyse ki işini severek yapıyor. Bir
yerde eski işine döndü, bu çalışmayla.
Gürkan'ın da hakkını teslim
etmeliyim. Adam, kaç gününü verdi, o seslerle uğraşırken? Az
da değil, doksan dakikalık DVD çıktı ortaya.”
“Pekiyi,
Türkçe kitaplarına dönersek, başta rehber arkadaşların,
dostlarına neler söylemek istersin?”
“Bir kere bana güç verdiler.
Gelemeyip, kitabın satışına destek olanlar çok oldu. Açıkçası,
beni biraz da ürküten bir alana girmiş oluyordum.
Dil bilimi, dil bilgisi, çeviri...
Kendime güveniyordum.
Bana, bu cesareti, kitabını çok iyi
okuduğum Fransız Türkolog Louis Bazin vermişti.
Kitabın ham halini 1991 yılında
inceleyip beni arama zahmetinde bulunarak “içinde çok alıştırma
var. Faydalı olur,” deyip beni cesaretlendirmişti.
Özellikle Komisyondaki öğrencilerimin
İstanbul'daki Türkçe çalışmaları da kitapların başarısını
gösteriyordu. Benimkiler, yani Lüksemburg'dan gelenler buradaki
kurslara Brüksel'den gelenlerden daha ileri seviyede başladılar.
Hocaları 'dil bilgisi konusunda hiçbir sorun yaşamıyoruz' deyip
beni mutlu etmişti.
İlk kitabın düzenlenmesi epeyce
zaman aldı.
Eyüp isminde İslamcı bir arkadaşla
başladım, Hakan isminde bir arkadaşla bitirdim. Sonra baskı
aşaması ve başka insanlar yardımcı oldu. Kitap anladığım
kadarıyla Türkoloji bölümleri tarafından da inceleniyor.
Rusya'nın Başkurdistan Özerk Bölgesi'nde ders kitabı olarak
okutuluyormuş. Galiba New York'ta da kullanılıyor. Burada da
yardımcı ders kitabı olduğunu biliyorum. Türkçe 1 güçlü bir
kitap.”
“Kitabın
satışı konusunda rehber arkadaşlarından öncelikle
isteyebileceğin bir şey olmalı. Kitapların müzelerdeki
dükkanlarda satılıyor mu?”
“Aslında bunu bana anımsatan bir
acenteci dostum oldu. Kitap oralarda olursa, çok iyi olur. Madem
isteklere geldik. Aralarında yabancılara Türkçe öğretmeyi
ciddiye alanlar olduğunu biliyorum.
Başta rehber, arkadaşlarımdan ne/ler
isteyebilirim?
Öncelikle Türkçe 2'nin yanında
satılması gerektiğini düşündüğüm Booklet 2'nin basımdan
önceki son haline gelmesine katkı sunabilirsiniz. Sizler
istediğiniz gibi okuyun. Nasıl bir kitapçık? Kitabın kullanım
kılavuzu gibiyse ki, öyle, nasıl tasarlanmış? Açıklamalar
yeterli mi? Fransızca ve İspanyolcada sadece kelimelerin anlamları
var.
Booklet 2'yi Türkçe 2 olmaksızın
okuyup, bana görüşlerini bildirebilirler.
Sıralama, yazı karakterleri,
örnekler, açıklamalar...
Benimle iletişime geçme durumunda
onlara Türkçe 1 ve 2'yi bedelsiz gönderebilirim. Böyle
düşünenler de dahil, herkesin öncelikle Booklet 2'yi okumalarını
isterim. Onun kitapçık olarak basılıp kitapla birlikte
verilmesinin iyi olacağını düşünüyorum. Türkçe 2'nin
satışını hızlandırır.”
“Türkçe
2'... A 2 (B, C). En az beş seviye, bir de A1, altı seviye.
Kitaplar burada mı bitecek yoksa B1 ve 2, C1 ve 2 diye devam mı
edecek?”
“ (Sallanıyor, bir süre etrafa
bakınıyor.) Son sorudan başlayayım. Bu kitaplar B ve C
seviyelerinde devam edecek. Metodolojik olarak Türkçe 2 olması
gereken 'B1 ve 2 gelecek. Bu kitap, yaklaşık 290 sayfa.
Resimlendirmeyle 300'ün üstünde. Nasıl olmalı? Şimdiki haliyle
olursa, az iş, ama... Madem ki kitaplar arasında bir devamlılık
olacak, şöyle bir düzenleme olabilir mi? 300 ve üstü sayfa,
yoğun, iki kitaba dönüşse(?)...
Kitap ve alıştırma defteri...
Türkçe 2 (B1, 2) olarak gelirse,
Türkçe 2 ile çakışacak. Aslında kitap Türkçe 2 + olmalı.
Türkçe 2, güçlü bir 'kendi kendine
Türkçe'. İçinde iki metot barındırıyor. İçinde birçok kur
barındırıyor. Türkçeye yakın bir dil konuşanların dilimizi
daha hızlı öğrenmesini sağlar. İngilizce, bir yerde kaynak kitap
gibi de tasarlanan Booklet 2 en kısa zamanda basılıp, kitapla
birlikte verilmeli. Bu konuda okuma yapıp, Booklet 2'nin son halini
verebiliriz.”
“Söylemek
istediğin son bir şey.”
“Söylediklerim yukarıda. Ortada bir
blog var. Görüntü olarak neredeyse bir şey yok. Türkçe
kitaplarla ilgili bilgiler var. Ses DVD'leri ve İngilizce
açıklamalar bedava. Uzun vadede bir 'web'e dönüşebilecek bir
çalışma olmaz mı? Uzun vadede de değil, en kısa zamanda.
Şimdiden herkese çok teşekkürler.”